Sevgili okurlarım, adına Ahmet Şara denilen bir terörist iki gün önce Ankara’ya geldi ve gitti.
İslamcı terörist.
Suriye ve Ortadoğu’da kendilerinden yana olmayan pek çok insanın kafasını kestiren, onların ölümünden sorumlu olan biri…
Geçmişi iyi biliniyor.
Biz kendisini Suriye olayları sonrasında tanımış olduk.
Bildiğimiz en önemli şey kılık kıyafeti.
Takkeli sarıklı, cüppeli biriydi,
İş başına geçince sarığını cüppesini çıkardı, sakalını kısalttı, böyle pozlar vermeye başladı.
Üstelik şimdi koyu renk takım elbiseler giyiyor, hatta kravat takıyor.
Doğrusu çok esnek, aynı zamanda omurgasız biriymiş.
Becerikli ve pusuda bekleyen bu uyanık adam Esad devrilince Suriye yönetiminin başına çöktü, duruma el koydu.
Şimdi bizimkilerin bir numaralı dostu!
★★★
Unvanı Suriye cumhurbaşkanı…
Herifin arkasında şimdi Suudi Arabistan gibi İslamcı Arap ülkelerinin parasal desteği var.
Ama esas amacını bütün dünya biliyor.
Türkiye’yi tırtıklayıp para koparmak…
Zira ülkesi resmen batık durumda.
İş yok, aş yok, bir dolara bile ihtiyacı var.
Geçmişte Türkiye’ye kaçan Suriyeliler, bizim Tayyipgillerin bütün palavralarına karşın ülkelerine dönmediler.
★★★
Recep Tayyip ve yönetimi onun ‘dostluğuna’ büyük önem veriyor…
Herifin Suudi Arabistan’dan sonra ikinci yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapacağını günler öncesinden resmen açıkladılar.
Ben de haddim olmayarak kendi kendime “Sade vatandaş kimliğimle bu geziyi izleyeyim, bakalım ne cevherler yumurtlayacak” dedim!
Türkiye’ye hangi yoldan gelecekti, Saray kapısında kendisini askerlerimizden oluşan saygı kıtası karşılayacak mıydı, Recep Tayyip’le ikisi görüşmeler bittiğinde acaba neler diyeceklerdi!
★★★
Recep Tayyip meğer kendisini Ankara’ya getirsin diye saltanat uçaklarından birini Şam’a göndermiş, vay anasını sayın seyirciler!
Ekranda izlemişsinizdir, kendisini Saray kapısında karşılayan askeri kıta yarım yamalak düzenlenmişti! Sadece 15-20 asker…
Yeni dostumuz (!) görüşmelerden sonra açıklama yaptı:
Geçmişte, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriyeli ile Türk kanı birbirine karışmış… Beraber savaşmışız!
Tamamen yalandır.
Askere alınan Araplar daha ilk fırsatta kaçmışlar ve savaşmakta olan Türk askerine ihanet etmişlerdir.
Ahmet Şara bunları bilmiyorsa öğrensin de bir daha hepimizin gözleri önünde böyle yalanlar söylemeye kalkışmasın.
Sonra bizimkiler bu herifin karısı Latife’yi piyasaya sürdüler.
Meğer kadının dedesi bizim Abdülhamit’in doktoru imiş…
Palavralarla birlikte bizimkilerin vaatleri birbiri ardına sıralandı, karşılıklı dostluk ve kardeşlik mesajları verildi.
★★★
Peki ama Ankara’ya cumhurbaşkanı sıfatıyla gelen bu şahıs bizim devlet protokolü gereği olarak Anıtkabir’e götürüldü mü!
Zamanı yokmuş, götürülmedi!
Birkaç saatlik gezi böyle bitti.
Ancak Ahmet Şara mutluydu zira bizimkilerden söz almıştı ve resmen açıklandı…
Türkiye’nin desteği devam edecekti.
Bunun anlamı şuydu!
“Bizim devletin ve milletin paralarının Suriye’ye hortumlanma süreci başlamak üzere idi.”
Bu süreç henüz devreye girmedi, rezaletin boyutunu ve bu herifin kucağına nasıl oturtulduğumuzu pek yakında görmeye başlayacağız.
★★★
Sevgili okurlarım burada ilginç bir duruma daha dikkatinizi çekmek isterim.
Ahmet Şara isimli yeni dostumuz iş başına geçince, Esad döneminde 12 yıldan beri kapalı olan Şam Büyükelçiliğimizle birlikte Halep Başkonsolosluğumuzu açtık. Binalara Türk bayrağı çekildi.
Uluslararası kuraldır, bu gibi işlemler iki ülke arasında karşılıklı olur.
Şimdi şuna dikkat ediniz:
Ankara’daki Suriye büyükelçiliği yıllardan beri kapalı. Ankara’da Suriye büyükelçisi yok! Acep bu nasıl bir iştir?
Dikkat ediniz, bizim Tayyipgiller hükümeti bu konuda da Ahmet Şara isimli teröristin kucağına oturdu, oradaki binalarımızı tek taraflı olarak açtı!
Hayırlara vesile olsun.
Bunu saymayız. Yine bekleriz.