Son “yandaş” Kemal Bey – Emin Çölaşan

Sevgili okurlarım, CHP üzerinden oynanmak istenen çok yönlü olaylar sürüp gidiyor ve tezgahın daha da süreceği anlaşılıyor.

Şimdi iktidar medyası hep aynı ağızla Kemal Kılıçdaroğlu’na övgüler düzüyor ve alkış tutuyor!

O şimdi ‘dost ve kardeş’ Kemal Bey oldu!

30 Haziran Pazartesi günü Ankara’da çok önemli bir duruşma olacak.

Parti yönetimi kayyuma devredilecek mi, sonrasında neler olacak gibi soruların yanıtları mahkeme tarafından aranıp karara bağlanacak.

Tahminime göre duruşma o gün bitmez, ileri bir tarihe ertelenir.

Böylesine karmaşık ve çok yönlü bir olayda hangi mahkeme olursa olsun bir celsede karar vermesi kolay değildir.

★★★

İktidar kesimi şimdi bütün gücüyle bastırıp kamuoyu oluşturmaya çalışıyor…

Vay efendim, bunlar kurultay öncesinde hazırlıklarını tamamlayıp bazı delegelere milyonlarca lira rüşvet dağıtmışlar!

Hatta bazılarına da İBB’nin Kiptaş şirketi aracılığı ile lüks konutlar bile vermişler.

Bu gibi rüşvet ve dağıtım işlerinin örgütçüsü ve düzenleyicisi olarak ‘teşkilatın’ başında Ekrem İmamoğlu yer almış!

Bu durumda kurultayın mutlaka yenilenmesi gerekirmiş.

Bunun ötesi belli…

Eğer mümkün olursa Kemal Bey yeniden CHP’nin başına geçecek, parti yeniden ve hızla, bir kez daha yıpranma sürecine girecek.

★★★

Kimse kusura bakmasın, aynı konuya bir kez daha değinmek zorundayım. Kemal Bey dürüst adamdır ama CHP’nin başında yeterince başarılı olamadı.

Hele bir olayı vardır ki asla unutmamak gerekir. Kemal Bey cumhurbaşkanlığı seçiminde Devlet Bahçeli’nin baskıları doğrultusunda Ekmelettin İhsanoğlu adında birini, bir İslamcıyı aday göstermişti.

Milyonlarca insanımız gibi ben de sandığa tıpış tıpış gidip o şahıs için oy kullanmak zorunda kalmıştım!

Son kurultayı kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu neyin peşinde?

Amacı Özgür Özel’le birlikte şimdi önemli başarılar sergilemeye başlayan partisini yeniden yıpranma sürecine sokmak mı?

Partinin başına yeniden geçmek mi?

Son seçimlerde Hatay’da yeniden aday gösterilmeyen eski başkan Lütfü Savaş ve üç beş delegenin açtığı iptal davasını fırsat bilip kaybettiği gücüne yeniden sahip olmak mı?

Bu soruların yanıtını ne yazık ki bilmiyoruz.

★★★

Bilinen tek şey arkasına yandaş medya ile birlikte iktidar kesiminin rüzgarını alan Kemal Bey bir süredir savunmada!

Oysa milyonlarca insanımız bu kargaşa ve hukuksuzluk ortamında kendisinden hiç değilse şu sözleri bekliyordu:

“Kurultayda ben gerçi yenildim ama delegelere rüşvet dağıtıldığı konusunda bilgi sahibi değilim… Bu sözlerimi mahkeme önünde de söylemeye hazırım…”

Üstelik dahası da var!… Sadece Özgür Özel’e değil İmamoğlu’na da son derece bozuk olduğu anlaşılıyor…

Ve yol arkadaşları için sergilenen bütün hukuksuzluklar karşısında büyük bir sessizliğe gömüldü. Olanları görmezden geliyor.

Bırakın halkın karşısına çıkmayı falan bir yana, gazetecilerle bile ‘özel görüşmeler’ yapıyor. Bu görüşmelerde (her nedense) teyp kullanılmasına ve fotoğraf çekilmesine bile izin vermiyor!

Kemal Bey 13 yıl boyunca ana muhalefet partisinin genel başkanlığını yaptı. Peki olumlu işleri olmadı mı, elbette oldu. Örneğin Ankara ile İstanbul arasında günler süren ‘adalet yürüyüşü’ yaptı. Onları alkışlamayı da görev bildik.

Ama iş şu son olaylara gelince, ne yazık ki kendisinden beklenenleri veremedi, bir sürü yanlışlara sürüklendi.

Şimdi son olarak umudu, önümüzdeki Pazartesi günü yapılacak ve bence ertelenecek olan duruşmada!

Ne diyeyim, hayırlara vesile olsun inşallah. Amin.

Beyfendi NATO toplantısında!

Sevgili okurlarım, 32 üye ülkeden oluşan NATO’nun yıllık toplantısı Hollanda’da yapıldı ve bizler de ekranlarda izledik.

Beyefendi aile fotoğrafına girdi. Sonra her lider gibi başta Trump olmak üzere o da resimler çektirdi. Yaptığı konuşmada “Değerli dostum Trump” diyordu!

Dostlukları nereden geliyorsa!

Televizyon yayınlarını izlerken dikkatimi bir şey çekti.

Düzenlenen toplantılarda, davetlerde ve törenlerde her aşamada görünen üzücü bir gerçek vardı.                        

Toplantılar boyunca yanında tercüman taşıyan sadece bizimki idi!

Kadın tercüman en özel devlet sırlarının ve askeri konuların ele alındığı ikili görüşmelerde bile onun yanında idi.

Karşı tarafın söylediklerini bizimkinin, bizimkinin söylediklerini ise karşı tarafın kulağına aktarıyordu.

★★★

Recep Tayyip bu memlekette 23 yıldan beri başında. Başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu.

Herkes yabancı dil bilmek zorunda değil ama bizimki galiba bu işi biraz fazla boşlamış. Siyaset hayatında ve Saray yaşamında bu konuya biraz önem verip bir yabancı dil öğrenseydi keşke…

Acaba bu saatten sonra öğrenir mi?

Vakit artık çok geç oldu efendim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir