PKK’nın kendisini lağvedeceği kongre için hazırlıklar yapılıyor. Kongrelerine bir saldırı olmaması için bazı güvenceler istiyorlar. Bunlar, Türkiye-Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile yapılan görüşmeler kapsamında konuşuluyor. Bu konuda önemli adımlar da atılıyor. PKK’nın kongresi Kuzey Irak’ın Erbil kentinde yapılacak. Yıllardır bölücü terör örgütünü yönetenler de artık kocadı, onlar da artık dağdan inmeyi, silahı bırakmayı istiyor.
PKK’nın kurulduğu yer Ankara’dır. Çubuk Barajı’nın etrafında bir ağacın gölgesinde ilk toplantıyı yaptılar. Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde de ilk kongrelerini gerçekleştirdiler. Hedefleri, bölgede faaliyet gösteren Kürtçü örgütleri etkisiz hale getirip, bölgenin tek hakimi olmaktı. Bunun için silah kullanmaktan hiç çekinmediler. Halk arasında adı “PKK” değil, örgütün başı Abdullah Öcalan’ın adı nedeniyle “Apocular” olarak biliniyordu. Eylem yapmaları, bunun için silah kullanmaları ve acımasızlığı nedeniyle “Yandım Allah çetesi” deniliyordu.
İLK MERKEZLERİ SİVEREK VE HİLVAN’DI
Örgütün kurulduğu dönemde en etkili olduğu yer Şanlıurfa’nın Siverek ve Hilvan ilçeleriydi. Burada aşiretler arasında mücadele vardı. Örneğin Bucaklar ile Paydaşların kavgaları hiç bitmiyordu. Dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’le Doğu ve Güneydoğu illerini dolaşıyorduk. Bakana, ısrarla Siverek’e gitmemesi, kendisine suikast yapılacağı söyleniyordu.
Korumaları Salih ve Ertekin çok dikkatliydi. Bakan Güneş de gideceğini önceden duyurduğu ilçelere, illere gitmekte kararlıydı. Siverek’te yapılan ihbarlar nedeniyle komandolar ilçenin içinde, çevresinde çok sıkı önlemler almıştı. Bakan, Kaymakamlık binasında toplantı yaparken, 200 metre uzağında, Bucak aşireti lideri Celal Bucak’ın kahyası öldürüldü. Urfa’da toplantı yapılacağı zaman, Celal Bucak, güvenlik amacıyla gece Valilik binasına arka kapıdan alınmıştı.
Hilvan’a gidildiğinde, yolun iki tarafına da dizilmiş kadınlı-erkekli-çocuklu yüzlerce kişinin Bakanı karşılamaya geldiğini sanırsınız. Ancak, o gelişlerin amacı halkın gözünde Bakanı düşürmekti. Bakanın aracına tükürüyor, aleyhinde bağırıp çağırıyorlardı. Öcalan, örgütünü Suriye’ye kaçana kadar hep Hilvan’dan yönetti. Hilvan, ilk kurtarılmış bölgeleriydi. O dönemde, PKK’ya karşı çıkan çoğu ülkücü 65 kişi öldürülmüştü.
DÜNYA BASINI DAVETLİ
Bazılarına göre PKK kongresini yaptı ve kendisini lağvetti. Hayır, henüz kongre yapılmadı ama çok yakında yapılacak. Kongrenin vurulmayacağına ilişkin güvenceler alındı. Yer olarak Erbil seçildi. Ancak Erbil’in içinde mi, köyünde mi, kırsalında mı yapılacağı konusu yine de güvenlik nedeniyle gizli tutuluyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, süreç içindeki önemli aktör olan Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı PKK’nın karar alma sürecini uzattı. PKK’nın kesin olarak silahı bırakacağı belirtiliyor. Bunun için neler yapılacağına bakalım:
Örgüt silah bırakacak. Ancak silah bırakma ve kendisini lağvettiğini anlatmak için dünyanın değişik ülkelerinden gazeteciler de tören yerine davet edilecek. Uluslararası alanda önemli bir örgüt sayılan PKK’nın silah bıraktığı tüm dünyaya duyurulacak. Örgütün lider kadrosunun bazı batı ülkelerine gönderilmesi için de çalışmalar yapılıyor. Başta örgütün başı Murat Karayılan, örgütün Ankara’da kuruluşundan bu yana örgütte hep üst görevlerde bulunan Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi isimlerin her biri 75-80 yaşına dayandı. Artık onlar da ömürlerinin son döneminde rahat etmek istiyorlar. Gelişmeleri yakından izleyen bir kaynak, “1980’li yıllardan bu yana onlarla mücadele eden askerler en üst rütbeler aldı ama sonunda emekliye ayrıldı. Terör örgütünde emeklilik diye bir şey yok. Örgütün başındaki isimler emekli olmak istiyorlar” dedi.
ÖNDER ADINA DÜZENLEME
Sürecin bu aşamaya gelmesinde kuşkusuz Sırrı Süreyya Önder’in çabası unutulmaz. Süreçte, o da unutulmayacak ve belki bazı düzenlemelerde, onun önerdikleri de yer alacak. Selahattin Demirtaş’ın da tahliye edilebileceği aynı çevrelerde sıkça ifade ediliyor.
Abdullah Öcalan’ın İmralı Adasından çıkmaya niyeti yok. Kendisine orada iyi koşşullar sağlanmasını istiyor. Bunun dışında bir koşulunun olmadığını belirtiyor. Bazı yetkililerin, “örgütle pazarlık yapılmadığına” ilişkin açıklamaları da doğru. Örgüt gücünü kaybetti, pazarlık yapma şansı yok. Cezaevinde bulunan teröristler için yasal bir çıkış yolu aranıyor. Bu, infaz sisteminde yapılacak düzenlemeyle gerçekleştirilecek. Abdullah Öcalan, cezaevinde ve dağda bulunan PKK’lıların affedilmesini, bunların rehabilitasyona alınmasını, işe yerleştirilmesini öneriyordu.
PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin 85 bin kişilik bir orduya sahip olduğu, bunların ABD tarafından eğitilip donatıldığı biliniyor. PKK silah bırakacak ama Suriye’de YPG’nin içinde olan PKK’lılar ne olacak? YPG içinde PKK’lı sayısının bin 300 civarında olduğu belirtiliyor. Ancak, PKK’lıların önemli bir kısmı YPG içinde sözde “komutan” oldukları için PKK’nın etkinliği var. Örneğin “Bahoz Erdal” da komutanlardan birisi.
Bölücü örgütün silahları bırakması, Doğu ve Güneydoğu’da havayı değiştirmekle kalmayacak, Türkiye’ye bakış da değişecek. Gerçekten Türkiye bu özlem içinde. Tüm bunları belirttikten sonra şu soru yöneltiliyor: Madem bu işler bu kadar kolay çözülebilecekti, şimdiye kadar niçin beklendi? Resmi rakamlara göre 14 bin şehidimiz, 22 bin gazimiz var. Terör örgütünden de 50 bine yakın kişi öldürüldü.
Sahi, bu güne kadar neyi beklediniz?