Elon Musk hafta sonlarından nefret ediyor. On yılı aşkın bir süredir, dünyanın en zengin adamı olarak, ofiste yerde uyumanın, haftada en az 80 saat çalışmanın – bazen 100 saatin üzerine çıkmanın – “dünyayı değiştirmek” için zorunlu olduğunu savunuyor. Şimdi, Devlet Verimliliği Departmanı’nda kendisi ve ekibinin haftada 120 saat çalıştığı söyleniyor. Geçtiğimiz günlerde şöyle demiş: “Hafta sonları rakiplerimiz tatilde. Bu, rakip takımın sahayı iki günlüğüne terk etmesi gibi! Hafta sonu çalışmak süper bir güçtür.”
Jeff Bezos, Amazon’un ilk yıllarında haftanın her günü 12 saat çalıştığını anlatıyor. Apple CEO’su Tim Cook, sabah 4:30’da e-posta göndermesiyle ünlü. 1980’lerin başlarında Apple’ın Macintosh ekibinde çalışanlar, “Haftada 90 saat ve bundan keyif alıyoruz!” yazılı tişörtler giymeye başlamıştı.
★★★
Amerika’da ve Türkiye’de de son dönemde işkolik girişimcilerin sosyal yaşamda daha çok söz sahibi olmasıyla şöyle bir algı oluştu: “Herkesten daha fazla çalışıyorsan, hükmetmeye de hakkın var.” Şimdi bu mantığı hükümete taşımaya çalışıyorlar ve onu tıpkı kendi şirketlerinden biri gibi kişisel bir mülke dönüştürmek istiyorlar.
Elon Musk kamuda görevli 10 bin sivil çalışana geçen ay “Kovuldun” dedi. 75 bin kişi de kendi isteğiyle (baskıyla) bıraktı. Twitter’ı satın alınca da çalışanların yarısını kovmuştu. Şunu demek istiyorum, kendileri “süper insan” olan bu girişimcilerin çoğu insanları da “eşek” gibi çalıştırmak istiyor.
★★★
Yanlış anlaşılmasın, kimse “yan gelip yatalım” demiyor. Ancak bir patronun bir dönem söylediği gibi “İşe adam almıyoruz, hepimiz gece geç saatlere kadar çalışacağız” demek de en hafif tabiriyle delilik. Çalışmak elbette önemli, ama çalışmanın kutsallaştırılması, insanları tüketen bir makine düzenine sürüklüyor.
Haftada 120 saat çalışmak iyi iş çıkarmak anlamına gelmez. Yapılanların çoğu özensiz ve hatalarla dolu projeler olması pek mümkün. Mesela Musk, Twitter’ı daha kötü ve daha değersiz bir şirket haline getirdi, doğrulama sistemlerini kaldırdı, karşınıza TikTok vari paylaşımlar çıkaran, gereksiz reklamlar dönen Trump yanlısı bir propaganda platformu oluverdi. Ayrıca ürettiği Tesla arabaları da tartışılır.
★★★
Start-up firmalarının amacı liderlerinin egolarını okşamak. Start-up’çıların çoğu Kafdağı’nda yaşıyor. Sanki yapmaya çalıştıkları şey, dünyanın en büyük icadı. Ve bir start-up, temelde monarşi gibi yapılandırılıyor.
O yüzden girişimcilerin nüfuz ettikleri hükümetler de birer şirket gibi yönetiliyor. Fakat bu şirketlerin CEO’ları halkın gerçek ihtiyaçlarını mı önemsiyor, yoksa kendi egolarını mı tatmin ediyor? Burası tartışılır.
Halbuki insanlar yaşlandıkça huzuru ve mutluluğu, hayatlarında dengeyi bulmalı. Çalışma saatleri de azalmalı, tersi olmamalı. İnsan sadece işten ibaret değildir. Hayat, kazanılan paranın ötesinde bir anlam taşımalı.
★★★
Meksikalı bir köylü, göl kenarında balık tutarken yanına gelen bir Amerikalı iş adamı sormuş;
– Ne yapıyorsun burada?
– Balık tutuyorum, demiş balıkçı…
– Ooo çok balık tutmuşsun, neden daha bir iş kurmuyorsun?
– İş kurduktan sonra ne olacak!
– Para kazanırsın, zamanla işleri büyütürsün. Yanında birçok insan çalışır. İhracat yaparsın. Hatta New York’ta ofis tutarsın.
– Sonra? demiş balıkçı…
– Çok zengin olursun! Aklın alamayacağı kadar para kazanırsın.
– Sonra?
– Dergilere çıkarsın, ödüller alırsın başarılı bir iş adamı olarak.
– Daha sonra?
– Emekli olup, Meksika’da göl kenarında bir ev alıp, balık tutarak hayatını yaşarsın!
Meksikalı cevap vermiş;
– Ben zaten onu yapıyorum, göl kenarında balık tutuyorum.
ABD resmi dil ilan etti
‘Türk’ ve ‘Türkçe’ye alerjisi olan bazı siyasetçiler açılımdan istifade Anayasa’da Türklüğü ‘değiştirelim’ dedi.
Amerika ise 350 dili barındıran bir ülke. Başkan Trump ise 3 gün önce bir imza ile İngilizceyi resmen ülkenin tek dili ilan eden kararnameyi imzaladı. Gerekçesi mi? Kurucu belgelerin İngilizce yazılmış olması.
Böylece ABD, 250 yıllık kuruluşundan bu yana federal düzeyde ilk kez resmi bir dil belirlemiş oldu.
Asıl mesele şu: Dil sadece iletişim değil, kimliktir. Amerika’yı Amerika yapan da, Türkiye’yi Türkiye yapan da dillerin ve kültürlerin bir dev kazan içinde birbirine karışmasıdır. Türkçe resmi dil, Türklük üst kimlik olmazsa, her şey çöker.
Sanırım, 70 milyon göçmenin yaşadığı Amerika’da da diğer diller, kimlik sorununa yol açmaya başladı ki, Trump da ilk kez İngilizceyi resmi dil ilan etme gereği hissetti.