Haftanın en ilginç haberi bence, ünlü sanatçı Haldun Dormen’in “Sizce Türkiye’nin en büyük derdi nedir?” sorusuna, “Söyleyemem! Söylersem hapse atarlar!” diye cevap vermesiydi!
Bu bir şaka değil, espri de değil, Haldun Dormen’in içinde bulunduğu gerçek ruh hâli!
Haldun Dormen 97 yaşında… 100 yaşına yaklaşan bir insanın hapse atıldığı görülmüş bir şey değildir. Fakat buna rağmen o korkuyor!
“Ülkenin en büyük derdini söylersem beni hapse atarlar” diyor. Neden?
Türkiye’yi, bir “Korku ülkesi” haline getirdiler de ondan…
Bir sokak röportajında, kendilerine uzatılan mikrofona samimiyetle düşüncelerini söyleyenleri erkek-kadın, genç-yaşlı demeden hapse atan baskıcı zihniyet, sonunda koca ülkede “Bir korku toplumu” yarattı!
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hâlâ “Türkiye demokratik bir hukuk devletidir” diyor. Bilmem kendisi inanıyor mu buna?
★★★
97 yaşındaki ünlü bir sanatçının bile böylesine korktuğu bir ülkede, özgürlüğün, demokrasinin, hukukun olduğu söylenebilir mi? Söylense de, inandırıcı olabilir mi?
Hukukun üstünlüğü ilkesi, dünyada âdil bir geleceği hazırlamak için önemli bir adımdır ve demokrasinin bel kemiğidir.
Türkiye, “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde 142 ülke arasında, ne yazık ki, 117’nci sırada bulunuyor.
Haldun Dormen’in hapse konulma korkusu boşuna değildir. Çünkü bu ülkede 80-87 yaşlarındaki emekli ve hasta generaller bile hapse atıldı, yıllarca cezaevi hücrelerinde tutuldu!
Tüm iktidar mensupları, 97 yaşındaki sanatçının korku dolu ifadesi üzerinde uzun uzun düşünmelidir.
Bu gidişat maalesef bizi uygar dünyadan uzaklaştırıp, hızla Ortadoğu bataklığına doğru sürüklüyor!
Vay canına! İşkence ha?
Cezaevlerinde “işkence” yapıldığı şeklindeki iddialar, insanları yürekten yaralıyor.
Adalet Bakanı’nın “Hukuk devletiyiz” dediği bir ülkede bu nasıl olur?
23 Mart’tan beri, 84 gündür Silivri Cezaevinde tutulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu “Bu bir işkence duyurusudur” diyerek, operasyonlarda tutuklanan arkadaşlarının sistematik baskı ve işkencelere maruz kaldığını açıkladı ve “Herkesi baskıyla, şantajla, tehditle, işkenceyle ‘iftiracı’ yapmak istiyorlar. Kendi düştükleri çukurdan böyle çıkabileceklerini düşünüyorlar! Bu zulmü tüm milletimiz bilsin, duysun, paylaşsın!” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Medya A.Ş. Genel Müdürü Dr. İpek Elif Aytaman, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı günden beri Silivri Cezaevi’ndeydi… Nedense onu, ailesinden ve avukatlarından habersiz, bir metrekarelik zırhlı bir kabin içinde, bilekleri kelepçeli halde, aç-susuz yedi buçuk saat süren bir yolculuktan sonra Afyon Cezaevi’ne götürmüşler…
Cezaevinde yatak verilmeyip yerde yatırılmış! Eşyaları da çöp torbasındaymış!
CHP’li Aylin Nazlıaka, işkence iddialarına ilişkin “Bu yaşananlar, tutukluluk hâli değil, masumiyet karinesi ihlali, bir cezalandırma yöntemidir. Bu insanlık dışı uygulamanın adını doğru koymak zorundayız. Bu bir yargılama değil, fiziki ve psikolojik bir şiddet, sistematik bir baskıdır!” diye konuştu.
Her fırsatta “Türkiye bir hukuk devletidir” diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un o sözleri lâfta kalmamalı, işkence iddialarını mutlaka soruşturmalıdır!
TEBESSÜM
Paraşüt açılmayınca…
Askerde paraşütçü olan Temel, deneme atlayışında paraşüt açılmayınca, yan tarafında olan Dursun’a “Ula Tursun, paraşüt açilmayi” diye bağırır.
Dursun soğukkanlılıkla “Yedeği aç” diye seslenir.
Temel, yedek paraşüte asılır, fakat o da açılmaz! Dursun’a tekrar bağırır:
“Ula Tursun, yedeğini da çektum, o da açilmayi, galiba yere çakılup öleceğum.”
Dursun ona cesaret vermek için “Hiç korkma lan” der “Bu zaten deneme atlayişidur!”
GÜNÜN SÖZÜ
Bilgi insana güven ve cesaret verir, cehalet ise küstahlık!