Komedinin böylesi ancak bizde olur – Emin Çölaşan

Sevgili okurlarım, AKP-MHP koalisyonunun en büyük hedefi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu idi.

Onu ne pahasına olursa olsun susturmaları gerekiyordu çünkü İstanbul’u AKP’nin elinden almış ve  ‘kurtarmıştı.’

İktidar, bu altın yumurtlayan tavuğun elinden kaçıp gitmesini hiçbir zaman affetmedi. Dolaysıyla bu süreçte ‘bir numaralı zanlı’ olarak gördükleri İmamoğlu için gereği derhal yapılmalı ve suçlu ilan edilmeliydi!

Çareler arandı, ihbar mekanizmaları devreye sokuldu…

İşin sonraki tutuklanma aşamasını hepimiz biliyoruz, burada tek tek saymaya gerek yok.

★★★

İşe önce İmamoğlu’nun üniversite diplomasından başlamaya karar verdiler.

İmamoğlu uzun yıllar önce Kıbrıs’ta, KKTC’de kayıt yaptırdığı üniversiteden yatay geçişle geldiği İstanbul Üniversitesi’ni okuyup bitirmiş ve diplomasını cebine koymuştu.

Aynı üniversiteyi yıllar içerisinde bitirenlerin sayısını bilmiyoruz. Böyle yüzlerce kişi vardı.

Aradan yıllar geçti, Türkiye’nin siyasetinde önemli değişiklikler gerçekleşti ve İmamoğlu günün birinde cumhurbaşkanlığına aday oldu.

Ancak anayasa ve yasalarımızda belirlenen bazı kurallar vardı.

Cumhurbaşkanlığına aday olmak için üniversite mezunu olmak gerekiyordu.

★★★

İhbar mekanizmaları işte bu aşamada devreye sokuldu ve İBB Başkanının gelmiş geçmiş bütün yaşantısı araştırılmaya başlandı.

Bu amaçla taa orta okul, lise çağlarına kadar inildi, üniversite yaşamı, belediyecilikte yaptığı işler, verdiği ihaleler ve hatta aile yaşamı bile masaya yatırıldı.

Görünmez eller bütün hızlarıyla devreye alınmıştı.

İmamoğlu’nun gücünden korkmuşlardı.

Bu durumda bütün engeller yok edilmeli ve Cumhurbaşkanlığına aday olması ne pahasına olursa olsun önlenmeliydi.

★★★

Onun belediyecilik serüveni de didik didik edildi ama ortaya hiçbir yolsuzluk falan çıkmıyordu.

Bu durumda en pratik çözümü buldular.

Üniversite mezunu olmadığını ortaya çıkarmak!

Yıllar öncesine gidildi ve üniversite kayıtlarına inildi…

Ve bingo, ellerine geçen en önemli kozu oynamaya karar verdiler!

Bizim YÖK kurallarına göre yatay geçiş usulsüz olduğu için diploması geçerli değilmiş! Ama bu durumda ortaya şöyle bir sorun çıktı…

Bu üniversiteden diploma alan tek kişi o değildi ki…

Onlar ne olacaktı?

Dosyalar yine açıldı ve İmamoğlu ile birlikte diploma alan 28 kişi olduğu görüldü…

Ve karar verildi, aradan uzun yıllar geçmişti ama hepsinin üniversite diploması iptal edildi!

★★★

Mezunların bazıları çoktan işe girmiş, özel sektörde yükselip çok önemli yerlere gelmiş, bazıları yurt dışına gitmişti. Diplomasının iptal edilmiş olması onlar için hiç önemli değildi.

Ancak bu durumda İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olması asla söz konusu olamayacaktı.

Gelişmelerin sonraki boyutlarını hepimiz biliyoruz, onları anlatmanın gereği yok.

Bu yazının başlığında yer alan ‘komedi’ işte bu aşamada başladı.

Diploması iptal edilenler arasında bir de üniversite hocası vardı.

Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı.

Galatasaray Üniversitesinde İşletme Bölümü Başkanı.

Doktorasını Paris’te Sorbonne Üniversitesinde yapmış, bugüne kadar yüzlerce öğrenci yetiştirmiş değerli bir bilim insanı.

★★★

Aylin hoca diploması birkaç ay önce iptal edilene kadar üniversite mezunu idi.

Şimdi ise sadece lise mezunu!

O sabah kalktığında profesör, akşam yatarken lise mezunu!

Hocamız bu durumda ne yapacak? Hakkında verilen bu uyduruk kararın iptali için mahkemeye başvurmuş.

Mahkeme iptal etmezse ne olacak?   

Bir düşünsenize, şu anda resmen ‘lise mezunu’ olan bir Prof. Dr. Galatasaray Üniversitesinde ders veriyor, bilim dergilerinde makaleleri çıkıyor, sınav yapıyor, öğrenci yetiştiriyor!

“Komedinin” bu kadarı ancak Türkiye’de olur…

Aslında komedinin ötesinde gerçek bir kara mizah.

Aynen şimdi yaşamakta olduğumuz PKK-Apo vesaire olaylarında olduğu gibi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir