Siz de şimdi saplantı yaptın “taktın Kırgızistan borcunun silinmesine” diyeceksiniz. Evet taktım. Maliye müfettişleri ve hesap uzmanları ile konuştum. Dediler ki bizim devletin Kırgızistan devletine verdiği 113.3 milyon dolarlık borcu silmesi; “kamu zararı” demek.
★★★
Kamu; hep, herkes, bütün, bir ülke halkının tümü anlamında kullanılıyor. Kamu zararı deyince bütün 86 milyon halk tek tek zarara sokulmuş oldu. İşte bu yüzden; “Niçin silindi Kırgızistan’a verilmiş 113.3 milyon dolar borç” diye yazıp duruyorum.
★★★
Az para değil!
113.3 milyon doları; “100’lük Türk Lirası banknot” yapsanız ve hassas tartıya koyup tartsanız; 1013 kilo (1.13 ton) ağırlık yapıyor. 113.3 milyon dolar ile bugün 200 metrekare büyüklüğünde 1200 ilkokul yapılabiliyorsunuz.
★★★
Maliye müfettişleri ile hesap uzmanları ayrıca; “bizim yasalarımızda bir devlet alacağını öyle aklına geldiği gibi hiç kimse ve hatta Cumhurbaşkanı bile silemez” dediler. Ben de onlara; “silerse ne olur” diye sordum.
★★★
Cevapları şöyle oldu:
Kamuyu yani halkın tamamını zarara sokmuş olur. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu çalışmaya başlar. 113.3 milyon doları alırlar, ‘Vermem’ diyemez, hapse koyarlar.
★★★
Maliye müfettişleri ile hesap uzmanları, bana ayrıca güncel bir örneği hatırlatıp mutlaka yazmamı istediler: Devlet şirketi Çayırhan Kömür İşletmeleri değeri 435 milyar TL olmasına rağmen 20 milyar TL karşılığı özel bir firmaya devredildi. Başlangıçta sendikacılar bu satışa karşı çıkıyorlardı. Ne olduysa onlar da sustular. Ama Çayırhan değerinin çok çok altında özele verilince büyük kamu zararı oluştu. İhalenin iptal edilmesi ve bu satışı yapanların da 5018 sayılı yasaya göre yargılanması gerekir.
★★★
Size yasa anlatıyorum.
Yasa ağzımdan çıkandır; “silinsin dedim, silindi” diye gülüşerek öğlen ezanı dinlediklerini tahmin ediyorum. Ama ben yine “Türk halkının birikimi olan 113.3 milyon dolar, hangi devlet çıkarı gözetilerek, kimin emriyle silindi? Ortaya çıkan kamu zararı kimin onayından geçirilerek kitabına, defterine uyduruldu?” diye soruyorum.
★★★
Ağızlara fermuar çekildi. Susuyorlar. Kırgızistan devletine, ‘Sen bizim özel Türk şirketinden o malı pazarlık yapamadan yüksek fiyattan satın al, biz senin borcunu sileriz, sonuçta malı ucuza getirmiş olursun’ mu dediler? Kim dedi? Kim dediyse onun sözü ile Türk halkının 113.3 milyon doları, Kırgızistan devleti aracı yapılarak, Türkiye’de iktidar yakını o özel şirkete (adı neyse, ne üretip satıyorsa) aktarılmış oldu.
★★★
Halk da aptal, alık, sersem yerine kondu. Böyle şirket aktarmalı kamu parasının üstüne çöküp kamu zararı yazma işi Çin’den aşı ithalatı yapıldığı zaman da işletilmişti. Çin aşısının tek ithalatçısı kağıt üstünde Devlet Malzeme Ofisi (DMO) görünüyordu. Sonra araya bir aracı Türk şirketi sokulduğu ortaya çıktı. Konu Meclis’e geldi, soru önergeleri verildi, aşının dozunun Türkiye’ye 26.5 ile 29.5 dolar gibi yüksek fiyata sokulduğu iddia edildi. Bakan ise sustu. Şimdiki bakan da susuyor.
★★★
Kırgızistan’ın kurban etinden odun ateşinde kazanlarda pişirilen ve adına “Beş Parmak” dedikleri bir yemekleri var. 113.3 milyon doları Kırgızistan devlet kazanında beş parmak yemeği olup Türkiye’de özel şirkete mi yedirildi? Kim bu özel şirket? Kimin nesidir?
Mal ve paranın dolaşımı serbest!
İtalya Başbakanı ile Türkiye Cumhurbaşkanı Roma’da zirvede buluştular. İtalyan Başbakanı, “Türkiye üzerinden gelen sığınmacı sayısı sıfırlandı, bunun için Türkiye’ye teşekkür ederiz” dedi. Avrupa Birliği; “İnsanlar özgür doğar-eşit yaşarlar-kardeş kalırlar. Din farklılığı, dil farklılığı, ırk farklılığı, kültür ve medeniyet farklılığı onların bir arada yaşamasını engelleyemez” diyen projeydi. Sermaye serbest dolaşacaktı, mallar serbest dolaşacaktı, insan serbest dolaşacaktı. Bunu kendi içlerinde başardılar. Söz konusu Türkiye ve Türkiye üzerinden gelen göçmenler olunca; insanın dolaşımı yasaklandı. Türkiye de AB’nin göçmen bekçisi durumuna razı edildi.