Yazık değil mi bu millete? Geçim derdi yetmiyormuş gibi bir de soruşturmalar, tutuklamalar, kayyumlarla uğraşıyoruz.
Siyasetteki kavgalar toplumun huzurunu daha da bozuyor!
Her sabah “Bugün ne olacak? Yine birileri tutuklanacak mı?” diye gergin bir ruh haliyle kalkıyoruz.
İçinde bulunduğumuz ortam, 9’uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’in muhalefette olduğu dönemde anlattığı anlamlı bir fıkrayı hatırlattı…
Bu pazar günü, o fıkrayı okuyup hem düşünelim, hem de bu sıkıntılı dönemde biraz olsun tebessüm edelim!
★★★
Eski zamanın yargıcı olan Kadı Efendi, fırının önünden geçerken burnuna çok güzel bir koku gelmiş…
Fırında güvecin içinde nar gibi kızarmış, nefis bir ördek var…
Fırıncıya “Bunu aldım” demiş. Kadı’ya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen paket yapıp vermiş… Az sonra ördeğin sahibi gelmiş:
“Hani bizim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp “Uçtu” deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Boğuşma sırasında fırıncı yanlışlıkla, gayrimüslim bir müşterinin gözünü kürekle çıkarınca kaçmaya başlamış…
Bir duvardan atlamış, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üzerine düşmüş… Kadın çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine takılmış…
Kendini kurtarmaya çalışan fırıncı can havliyle kaçarken, hızını azaltmadan köşeyi dönmek için bir eşeğin kuyruğunu yakalamış… Yere düşen eşeğin ayağı kırılınca, sahibi olan Yahudi de kızıp peşlerine takılmış…
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayıp mahkemede Kadı Efendi’nin karşısına çıkartmış…
Kadı, sırayla sormuş…
Ördeğin sahibi “Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikâyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: “Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
Fırıncı “Uçtu” demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış: “Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar ‘Uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil. Karar beraat”
Gözü çıkan gayrımüslim vatandaşa sormuş. Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
“Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla…”
Davacı “Ne olacak?” diye sorunca Kadı “Şimdi, fırıncı senin öteki gözünü de çıkartacak, biz de onun tek gözünü çıkartacağız. Kanun böyle” demiş.
Gayrimüslüm de şikâyetinden hemen vazgeçmiş. Fırıncı bu davadan da beraat etmiş…
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Kadı:
“Tamam” demiş “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!”
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı, dönmüş Yahudi’ye:
“Senin şikâyetin ne bakalım?”
Yahudi, ellerini açmış:
“Ne diyeyim Kadı Efendi, adaletinle bin yaşa sen emi?”
★★★
9’uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra gülerek sözlerini şöyle tamamlamıştı:
“Kadı ile başı derde girenin işi Allah’a kalmıştır. Biz Kadı’nın değil, vatandaşın hakkı peşindeyiz!”
Dünya bize neden inanmıyor?
Dünyada “Hukukun üstünlüğü” endeksinde, ne yazık ki, son sıralardayız.
45 Avrupa ülkesi arasında ise “sondan ikinci” sırada yer alıyoruz.
Peki, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ne diyor bu üzücü duruma? Amerika’da hazırlanan bu tür endekslerin Türkiye’nin gerçekleriyle ilişkisi olmadığını söylüyor.
Ona göre bu endeksler, Türkiye’yi karalamaya yönelik büyük bir haksızlıkmış…
Bakan Tunç “Türkiye hukuk devletidir ve yargı bağımsızdır” sözünün arkasında duruyor ama onun bu iddiasına ne yazık ki, dünya inanmıyor! Neden?
Çünkü, Türkiye’de yaşanan olayları, en önemli iş insanlarının sorgu için yaka-paça adliyeye götürülüşünü, gözaltı operasyonlarını, hapse atılanları tüm dünya görüyor ve değerlendirmelerini buna göre yapıyor.
Ünlü sanatçı Müjdat Gezen “Adalet Bakanı sık sık ‘Yargı bağımsızdır’ veya ‘Bağımsız yargı’ diyor. Tabii çok sık söylenince de insan şüpheye düşüyor. Gerçek olsaydı ne güzel olurdu” diyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Anayasa, millî onur ve namustur. Gözümüzün içi gibi koruyalım!