Sevgili okurlarım, bu iktidar 22 yıl önce iş başına geldiğinde Türkiye her açıdan ‘normal’ bir ülkeydi.
Mütevazı insanlar ülkesi…
Gözünü para hırsı bürümemiş insanlar ülkesi.
Adına din ticareti, din sömürüsü denilen kavramlar yine vardı ama hiçbir zaman bugünkü boyutlarda değildi.
1960’lı, 70’li yılları anımsıyorum.
O yakın geçmişte özellikle orta direk kesimi kendi boyutlarını aşmayan bir biçimde mütevazı bir konut alabilirdi.
★★★
Adına sigorta kredisi denilen bir şey vardı…
Bu krediyi devletin bir kuruşu olan Sosyal Sigortalar Kurumu verirdi. Kredi almak için öyle karmaşık işlemlere falan hiç gerek yoktu.
Herkes, özellikle işçi, memur ve emekli kesimi sigorta kredisinden torpile gerek duymadan parasını alır ve zamanı geldiğinde borcunu uygun taksitlerle tıkır tıkır öderdi.
Her şey elbette dört dörtlük değildi ama devlet soyulmaz, bugünkü gibi tartışmalar hiç olmazdı.
Geçmiş yıllardan çok iyi biliyorum, on binlerce insanımız bu krediden yararlanıp konut sahibi olmuştu…
Çünkü ödeme koşulları ve faizler düşüktü.
Rahmetli Bülent Ecevit’in mütevazı evi Ankara’nın en seçkin semtlerinden biri olan Çankaya’daki Oran Sitesi’nde idi.
Bana kendisi anlatmıştı:
“Bu evi devletin SSK kredisiyle almıştık, borçlarımızı ödedik. Şimdi artık kira sorunumuz kalmadığı için rahatız.”
★★★
O yıllar çabuk geçti…
Bugünkü iktidar önce adına orta direk denilen büyük kitleyi yok etti. Piyasaya iktidar yandaşı müteahhitler sürüldü.
Gözlerinizi kapayıp bir düşünün. En önemlisi ve en çarpıcı olan şudur:
Bu iktidarla birlikte memleketin ahlakı bozuldu.
Türkiye’nin dayanaklarından biri olan ‘Orta direk’ yok edildi.
Onun yerini bir sürü ahlaksızlar, üçkağıtçılar, vurguncular, görgüsüzler, teröristler, gizli örgütçüler vesaire aldı.
Belediyelerde imar yolsuzlukları devreye sokuldu.
Siz şimdi gelin de Ankara’nın Oran semtinde sigorta kredisiyle bir ev alın bakalım!
★★★
Burada bir parantez daha açayım…
O yıllarda emekliler bugün olduğu gibi sürünmezdi.
Yine o yıllarda adına ‘asgari ücret’ denilen sömürü aracı acaba var mıydı?
Doğrusunu isterseniz bu soruya yanıt veremiyorum çünkü anımsamıyorum.
Çoğu insanlarımızın kazancı ve bütçesi yetersizdi.
Piyasada her mal bazen bulunmazdı.
Zaman zaman yağ kuyruklarına, deterjan kuyruklarına, hatta benzin kuyruklarına girildiği bile olurdu.
Ama devletin ve milletin paraları yolsuzluk yapanlara hortumlanmazdı.
★★★
Sevgili okurlarım şimdi gelelim esas konumuza!
Başımızdaki AKP iktidarının en büyük amaçlarından biri neydi biliyor musunuz?
Memleketin ahlakını her açıdan şu veya bu biçimde çürütmek ve bozmak… Ve bunu başardılar!
Bunu söylüyorsun ama elinde bu konuda somut rakamlar var mı diye soracak olursanız var!..
Memleketin hapishaneleri tıklım tıklım dolu.
Rakamları Adalet Bakanlığı iki gün önce resmen açıkladı. O rakamların her biri ibret belgesidir. (Rakamları yuvarlayarak veriyorum.)
-Hapishanelerde bu mart ayı başı itibariyle toplam 398 bin kişi yatıyor.
-Bunlardan 342 bin kişi hükümlü.
-Ayrıca 56 bin kişi de tutuklu.
Evet, bu rakamlar bir ibret belgesidir ve Türkiye rekorudur!..
★★★
Dünyanın hiçbir ülkesi bu yükü kaldıramaz…
Üstelik inanıyorum, içlerinde binlerce, on binlerce kişi masumdur ve boş yere yatmaktadır.
Peki bu durumda ne yapılacaktır, ne gibi önlemler alınacaktır?
Düşünülen hiçbir şey yok.
Her kafadan bir ses çıkıyor!..
Çünkü Recep Tayyip iktidarı bu gibi işleri unutmuş durumda!
Onlar çok daha ‘büyük’ işlerle ilgileniyor.
Acaba bir genel af çıkar mı diye sorduğunuzda hepsi havaya zıplıyor!
“Asla, bizim kitabımızda böyle bir şey yazmaz!”
Peki başka ne yapılabilir?
İşte bunu bilen yok!
★★★
Bu tabloyu, bu inanılmaz rakamları lütfen aklınızda tutmaya çalışın zira Türkiye Cumhuriyeti olarak bugüne kadar böylesine hiçbir zaman tanık olmamıştık.
Hepsi dahil tam 398 bin 694 kişi.
Atsan atılmaz satsan satılmaz, korkunç bir durumdur.
Biz nerelerden nerelere gelmişiz.
Bütün bu olanlarda acaba bu iktidarın payı yok mudur?
Elbette var ama kimi kime şikayet edeceksiniz!