Enflasyon yüzde kaç diye sorulunca “Yıldan-Yıla TÜFE” oranı söylenir. TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre haziran sonu itibariyle enflasyon %35 olmuş. Bu, 2024 Temmuz başından, 2025 Haziran sonuna kadar geçen bir yılda, tüketim malları ve hizmetlerinin fiyatları ortalama %35 artmış demektir. 2023’ün Temmuz başından, 2024’ün Haziran sonuna kadar geçen 12 ayda bu oran %71.6 imiş. Yani enflasyon yarıya düşmüş bulunuyor. Bu sonuç, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası yöneticileri için önemli bir başarıdır. Enflasyonun düşmesi, fiyatların düşmesi değil, fiyat artış hızının düşmesi demektir. Dolayısıyla “enflasyon düşüyor” demek, fiyat artışları sürüyor ama daha yavaş artıyor demektir. Fiyatlar genel düzeyi düşmüşse, enflasyon “eksi” olarak ifade edilir. Buna enflasyon düştü değil, deflasyon başladı denir. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları, maalesef güvenilir olma vasfını bir süre önce kaybetmişti. Bu güvensizlik devam ediyor. ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) enflasyonu, Haziran 2025 için %69 olarak hesaplıyor. Ancak ENAG’ın ölçtüğü şeyle TÜİK’in ölçtüğü şeyin birebir aynı olmadığı kanaatindeyim. İstanbul Ticaret Odası’nın %44’lük enflasyon hesabı sadece İstanbul içindir. TÜİK’in %35’inden 9 puan fazladır. İstanbul ile Türkiye geneli arasında böyle bir fark olamaz. Bunlardan biri yanlıştır.
PAHALILIK
Pahalılıkla enflasyon aynı şey değildir. Enflasyon nesnel bir ölçümdür. Fiyatlar genel düzeyinin artması ve artmaya devam etmesidir. Pahalılık ise hane gelirinin, hane giderlerini karşılayamamasıdır. Ülke içinde pahalılık artışı, eğer harcanabilir milli gelir azalmıyorsa, gelir dağılımı bozulmasıdır. Ülkeler arasında enflasyon kıyaslaması yapılır. Ama pahalılık kıyaslaması yapmak anlamlı değildir. Parite değişimleri bir anda hesapları altüst edebilir. Pahalılık veya ucuzluk, milli gelir düzeyi ve kısmen de milli gelir dağılımı ile ilgilidir. Mesela İsviçre’de enflasyon çok düşüktür. Ama İsviçre, Avrupa’nın en pahalı ülkesidir. İsviçreliler de daha ucuz mal almak için komşu ülkelere giderler ama İsviçreliler, pahalılık altında ezilmemektedir. Çünkü İsviçre’nin kişi başına milli geliri yüksektir. Ulus, Bebek ve Nişantaşı İstanbul’un pahalı semtleridir. Burada fiyatlar mesela Beşiktaş’a göre yüksektir. Ama enflasyon oranı bu semtlerde aynıdır. En iyisi Bebek’te çalışıp, Beşiktaş’ta oturmaktır.
FİYAT HAREKETLERİ
Niçin enflasyonu düşürmek için “faizi önce bindir, sonra indir”, “önce borç harç döviz al, rezerv biriktir sonra panik çıkınca sat”, “parayı önce kıs, sonra hafiften gevşet” gibi bir sürü çetrefilli işle uğraşılıyor. Madem enflasyon fiyat artışları demek; devlet tüm fiyatları bugün bulunduğu seviyede dondursa, enflasyon da sıfır olmaz mı? Olur; ama o fiyatlardan satın alınacak mal da bulunmaz olur. Fiyatları dondurmak, ağlayan bebeğin yüzüne yastık bastırarak onu susturmaya benzer. Sonunda ağlama biter ama bebek (ekonomi diye okuyun) de ölür. Serbest piyasa sistemi, fiyat serbest demektir. Serbest piyasa sisteminin, fiyatların devletçe belirlendiği sistemden çok daha verimli işleyip halka daha fazla refah yaratmasının sebebi işte bu fiyat serbestliğidir. Herkes devletten, sattığı ürününün veya sunduğu hizmetin fiyatının yüksek ama satın aldığı mal ve hizmetin fiyatının düşük belirlemesini ister. Bu ise imkansızdır.
SON SÖZ: Fiyat, ferman dinlemez.