Çiçekçi kadın… – Uğur Dündar

Yıllar, yıllar önce…

İstanbul Üniversitesi’nin Gazetecilik Enstitüsü’nde okuyorum. Kadim dostum, kardeşim Orhan Baykal da İktisat Fakültesi birinci sınıf öğrencisi. 

Anayasa Hukuku’nun efsane hocası Profesör Dr. Tarık Zafer Tunaya, ilk dersinde onlarla şu çarpıcı anısını paylaşıyor:

“Geçen yıl bir konferansa katılmak üzere İngiltere’deydim. Bir fırsat bularak Londra’nın banliyösünde oturan bir dostumu ziyarete gittim. Ve giderken bir çiçekçi dükkanına uğrayarak çiçek almak istedim. Çiçekçi orta yaşlarda, güler yüzlü bir kadındı. O sıralar İngiltere’de erken seçim kararı alınmıştı. Bir hafta sonra da seçimler yapılacaktı. Dükkânın çalışanı olduğunu söyleyen çiçekçi kadın kartpostal güzelliğindeki çiçekleri özenle hazırlarken sordum: 

‘Seçimlerde oy kullanacak mısınız? Kullanırsanız oyunuzu hangi partiye vereceksiniz?’ 

★★★

Kadın çiçekleri bıraktı, gülen yüz ifadesi gitmiş, kaşları çatılmıştı. ‘Elbette vereceğim. Tabii ki İşçi Partisi’ne…’

‘Niye?’ dememi beklemeden, hızla devam etti: ‘Partinin lideri Harold Wilson bizim sesimizdir. Programı bizim isteklerimizden oluşuyor. Özgürlüklerimizin korunması, grev haklarımız, adil gelir dağılımı, ücret adaleti, hepsi Mister Wilson’un programında yer alıyor. Dolayısıyla vereceğimiz oy belli. Merak etmeyin, mutlaka iktidara geleceğiz.’ 

Ve o seçimlerde İşçi Partisi iktidara geldi. 

İşte ben Türkiye’de bu çiçekçi kadını, onun sahip olduğu demokrasi bilincini  arıyorum…”

★★★

Efsanevi hocamızın bu anısındaki bilinçli seçmen zihniyetini günümüz Türkiye’sinin hak, hukuk adalet arayan, çağdaş demokrasiye, hukukun üstünlüğüne inanmış, ulusal gelirimizin hakça paylaşılmasını ve liyakata değer verilmesini isteyen, yanlışa yanlış diyen, sorgulayan ve bunları yaşama geçirmek için CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuştuğu meydanları dolduran, Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması için oy veren milyonlarca seçmende görmek mümkün. 

İşte o kararlılık ve inançtır ki; hak, hukuk, adalet ve gerçek demokrasi peşinde koşanları er veya geç “egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu” iktidara taşıyacak.

★★★

Madem başlığımız ‘Çiçekçi Kadın’ oldu, o halde yazıyı da Pablo Neruda’nın “Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelmesini engelleyemezsiniz” deyişiyle noktalayalım.

Not: Yazımızın ilk bölümündeki anıyı, değerli kardeşim Orhan Baykal ile birlikte kaleme aldığımız “Yalandan Kim Ölmüş” adlı kitabımızdan alıntılayıp hatırlatan sadık okurum Hasan Kara’ya çok teşekkür ederim. U.D.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir