Zannediyoruz ki Suriye’nin yeni lideri Ahmed Şara bizim eserimiz…
Halbuki adam gitti, Fransa’ya liman verdi, Amerikalıya petrol kuyusu gösteriyor, İsrail’e selam çakıyor. Biz hâlâ sınır ötesi operasyon hayali kuruyoruz.
★★★
Lazkiye Limanı, 10 gün önce Fransa’ya 30 yıllığına kiralandı. Tam 230 milyon Euro’ya!
Bunun adı yatırım değil, Doğu Akdeniz’e çöreklenme.
Bu anlaşmadan bir hafta sonra Ahmed Şara, soluğu Paris’te aldı. Perşembe günü Elysee Sarayı’na Macron’un huzuruna çıktı. Kolunda Patek Philippe saati ile tokalaştı.
Akdeniz’deki yeni dizaynı resmen mühürledi.
★★★
Şara, Paris’e gitmeden önce; ABD’den biri Şam’a uçtu: O kişi Jonathan Bass’tı.
Kendisi sadece bir iş adamı değil, Louisiana merkezli Argent LNG adlı doğalgaz şirketinin CEO’suydu ve aynı zamanda Trump’a çok yakın bir lobiciydi.
Bass, Şam’da tam dört saat boyunca Ahmed Şara ile sarayında “Yeni Suriye’nin enerji planlarını” konuştu.
Şara sakalını sıvazlarken; Suriye’de havaalanları, yollar, elektrik şebekesi, iletişim alt yapısının onarılmasının önemine değindi ve “Marshall Planı tarzında yeniden yapılanma istiyoruz” dedi.
Nereden biliyoruz? Çünkü Amerikan The Wall Street Journal gazetesi yazıyor da ondan…
Aslında istedikleri bir Amerikan şirketler geçidiydi:
– Enerji altyapısı Exxon’a
– Hava filosu Boeing’e
– Telekom altyapısı AT&T’ye
– Çinli Huawei mi? Aman ha, onun adını anmak bile günah.
– Batılı şirketlerle enerji anlaşmaları
– Amerikan borsasında işlem görecek yeni bir “Suriye milli petrol şirketi!”
★★★
ABD’li Bass’ın ziyareti o kadar kıymetliydi ki, dönüşte Suriye Enerji Bakanı bizzat kendisine refakat etti. Hem de aynı uçakta, İstanbul’a kadar…
Yani bir nevi enerji bakanı değil, “Suriye’nin cazibe müdürü.”
Şara, Trump’ın gaz CEO’su olan adamının anlattığına göre ABD’nin gönlünü kazanmak, ambargoları aşmak, Çin’i ve İran’ı ülkesinden kapı dışarı etmek istiyordu.
★★★
The Wall Street yazarı Jared Malsin’in aktardığına göre Bass, İstanbul’da Boğaz’a nazır lüks otelinde gazetecilerle kahvaltı yaparken telefonunu çıkarıyor, mesajları gösteriyordu.
Suriye Telekom Bakanı’ndan her sabah aynı mesaj gelmişti:
“AT&T”
Hepsi bu. Ne günaydın var, ne selam.
Şara hükümetinin sabah duası işte buydu: “Ne olur Amerikalı teknoloji devi bize gelsin.”
★★★
Amerikan ambargosunu delmek kolay değil tabii.
Trump yönetimi “şart listesi” yollamıştı. Ne var bu listede? Onu da gazeteden okuyoruz!
– Filistinli militanları tutuklayın.
– İsrail’e savaş istemediğinizi söyleyin.
– Kimyasal silahlarınızı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) açın.
– Kaybolan Amerikalıları bulun!
★★★
Şara ne yaptı dersiniz?
– Nisanda iki İslami Cihad liderlerini tutukladı.
– Mayısta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ofislerini bastı, kapattı, başkanını gözaltına aldı.
– İsrail’e aracılar gönderdi.
– Washington’a mesaj yollayıp gelecek hafta Orta Doğu’ya gelecek olan Trump’la bizzat görüşmek istediğini bildirdi. Randevu talep etti.
– Üstelik bunu da Jonathan Bass ve Syrian Emergency Task Force adlı lobi grubunun başkanı Mouaz Moustafa üzerinden yaptı.
★★★
Yani Türkiye’nin yönettiğini sandığı Şam yönetimi şu an:
– Tel Aviv’e göz kırpıyor.
– Washington’a enerji planı yolluyor.
– Paris’e liman veriyor.
– Ankara’ya ise sadece havadan uçarken el sallıyor.
Ve Türkiye?
Biz, hâlâ “koltuğa biz oturttuk” diye düşünüyoruz.
Ama o koltukta oturan adamın gözü başka yerde.
Şara artık sadece bir devlet başkanı değil, aynı zamanda AT&T temsilcisi, Boeing satış temsilcisi ve Amerikan yatırımcısına kucak açan bölge pazarlamacısı.