Ali kıran baş kesen – Emin Çölaşan

Sevgili okurlarım, Ortadoğu bölgesinde adına İsrail denilen küçük, avuç içi kadar bir ülke var.

Nüfusu 15 milyon dolaylarında olan, ama yaptıklarıyla dünyayı ayağa kaldıran bir ülke…

Nüfusu geçmişte dünyanın dört bir yanından getirilen Yahudilerden oluşuyor.

Bunların ataları geçmiş yıllarda Osmanlı uyruğunda idi. Kendilerine yurt ilan ettikleri Filistin’e akın akın geldiler,

Ellerinde büyük paralar vardı. Filistin’i kendilerine yurt seçmişlerdi.

Ama itiraf edelim, akıllı ve çalışkan insanlardı.

Bütün amaçları bölgede toprak edinmek ve mümkün olursa yeni bir Yahudi devleti kurmaktı.

Ellerindeki paraları mülk sahibi Araplara verdiler, onların elindeki toprakları almaya başladılar.

Bir an geldi ki Yahudiler toprakların çoğuna sahip oldular.

★★★

Ancak iş toprak sahibi olmakla bitmiyordu. Bu Yahudiler örgütlenmeyi gerçekten iyi biliyordu.

O kıraç arazilere tarımı soktular, yeşerttiler, ürün almaya başladılar. Bu kadarla da yetinmeyip konutlar yapmaya başladılar.

Fabrikalar kurdular, sanayi ve tarım ürünlerini yoktan var ettiler. 

Yollar açıldı, su kuyuları devreye sokuldu.

Bunu hastaneler, okullar ve çok sayıda sosyal tesisler izledi.

Yerleşme süreci Osmanlı’nın son dönemlerinde tamamen bitmemişti ama adım adım ilerliyordu.

★★★

Peki ama bütün bunlar olurken Osmanlı ne yapıyordu?

Hiçbir şey!..

Çünkü Osmanlı kendi derdine düşmüştü. Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşı bu olanların üzerine tuz biber ekti.

Osmanlı, Filistin dahil bütün cephelerde yenildi ve çöktü. Ortadoğu’da meydan artık Yahudilere kalmıştı.

ABD, Rusya, Avrupa ve hatta Afrika dahil dünyanın bütün ülkelerinden getirilen göçmen Yahudiler, Arap topraklarına iyice çökmüştü…

Ve İsrail devleti 1948 yılında resmen kuruldu.

Arkasında özellikle Batı ülkelerinin sonsuz desteği vardı.

★★★

İtiraf edelim, çalışkan insanlardı. Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan ve sayısını tam olarak bilmediğimiz Yahudiler de vardı. Acaba onlar ne yaptı?

Çoğu fakir fukara, gariban kesimdi. Bunlar bütün dünyada bilinen Yahudi kurnazlığı ile ufak tefek satış işleri yapıp küçük paralar kazanırdı.

Bazıları okur yazardı. Bunların çoğu doktor olmuştu. 1912 Balkan Harbinde ve 1914 Birinci Dünya Savaşında cepheye gönderilen bizim Yahudi doktorlar savaş meydanlarında yararlı işler yaptılar, askerimizi tedavi ettiler, can verdiler, ordumuza hizmet sundular.

Şunu da söylemek gerekir, Osmanlı’daki Yahudi kesimi, Ermeni ve Rum azınlıkların aksine devlete hiçbir zaman ihanet etmedi, baş kaldırmadı.

★★★

Sonuçta aradan yıllar geçti ve Yahudi devleti 1948’de kuruldu.

Cumhuriyet yönetimi ile Türkiye sınırları içerisinde o zamana kadar yaşayan Yahudiler arasında herhangi bir çatışma olmadı. Herkes işine baktı!

Geçen uzun yıllar içerisinde bizim Yahudilerin çoğu başta ABD ve Filistin olmak üzere başka yerlere göçtü. Yaşamını halen İsrail’de sürdürmekte olan ‘bizim Yahudiler’ (bildiğim kadarıyla) Türkiye’yi sever ve özlem duyar. Aralarında Türkçe konuşurlar. Bunu İsrail’den çeşitli zamanlarda aldığım mektuplardan biliyorum.

★★★

Batı dünyasının, ama özellikle de ABD’nin kucağında oturan İsrail ise bambaşka bir hadise!

Savaşa doymayan, vurup kıran saldırgan bir ülke. Şu son birkaç yıl içerisinde bile sadece Filistin’de on binlerce insanın katili olan, dünyanın “Ali kıran baş keseni” olmuş bir devlet!

Ancak burada itiraf etmek gerekir, adamlar bu işleri çok iyi biliyor.

Her şeyden önce bütün dünyada geçerli olan son derece gelişmiş, adına MOSSAD denilen bir istihbarat şebekesi var.

İsrail’in elinde ayrıca dünyanın silah dahil çeşitli alanlarda en büyük silah teknolojileri var. Yanılabilirim ama bence, kucağında oturduğu ABD’yi bile bu konuda fersah fersah geride bırakmış durumda.

★★★

İsrail şimdi Ortadoğu’da Filistin’den sonra en büyük düşman ilan ettiği İran’ı vurmakla meşgul!

İlk günkü füze saldırılarında İran’ın neredeyse bütün üst düzey komutanlarını yok etti.

Aralarındaki mesafenin en az 1.200 kilometre olduğunu düşündükçe insan gerçekten şaşırıyor.  

İran tarafından gelen tepkiler ise yine aynı!

“Hesabını derhal, en ağır biçimde soracağız!”

Peki bu konuda bizim anlı şanlı, para babası öteki İslam ülkeleri ne yapıyor?

Onların çoğu zaten sahte Müslüman. İsrail’in emrinde ve hizmetindeler, ne desinler!

Saldırgan Yahudi devletinin perde arkasındaki en büyük dostları onlar. Bazıları ağzını açamıyor, bazıları ise palavra atmayı sürdürüyor.

“Hesabı sorulacaktır!”

Ne zaman?

Bir aksilik olmazsa çıkmaz ayın son çarşambasında inşallah!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir